Fas’in en turistik şehri olan Marakeş, yeni şehir Gueliz ve eski şehir Medina olmak üzere iki bölgeden oluşuyor. Genel olarak gezilecek yerlerin büyük çoğunluğu eski şehir Medina’da yer alıyor, fakat yeni şehre de Jardin Majorelle gibi önemli atraksiyonlar için mutlaka yolunuz düşecek. Üstelik eğer siz de seyahat ederken yemek seçeneklerini detaylıca araştıran gezginlerdenseniz göreceksiniz, şehrin en iyi restoranlarından bir tanesi de yeni şehirde yer alıyor. Marakeş Gezilecek Yerler listemizde size şehrin önemli turist atraksiyonlarını özetlemeye çalıştık. Fakat şehirdeki geleneksel pazarlar, adı geçmeyen fakat olmazsa olmaz aktiviteler için mutlaka Marakeş Yapılacak Şeyler yazımıza göz atmalısınız. Listemize eski şehir Medina’nın merkeziyle giriş yapalım. Jemaa el-Fnaa Meydanı
Eski şehrin (Medina) merkezinde yer alan ve ana meydanı olarak kullanılan Jemaa el-Fnaa, şehirle beraber birçok kez yenilenmiş olsa da 12. yüzyılda şehirle beraber kurulmuş. Meydana adımınızı attığınızda Marakeş şehrinin bir özetini okumuş gibi olacaksınız. Zira meydanda eski şehrin önemli özelliklerinin hemen hepsini göreceksiniz. Meydana açılan aşırı dar ara sokaklar, önünde insan olup olmamasını umursamadan hızla yanınızdan geçen motosikletler ve eşek/at arabaları, yılan ve maymun terbiyecileri, her adımınızda sizi (abartmadan söylüyorum) kolunuzdan tutup para isteyen sokak satıcıları ve dövmecileri, uçsuz bucaksız gibi duran kızıllık ve elbette portakal suyu stantları. Meydanda ve çevresinde yapmanız gerekenleri Marakeş Yapılacak Şeyler yazısına saklayacağım fakat şunu belirteyim, ilk girdiğinizde size biraz ürkütecek olan bu meydan, alıştıktan sonra çok hoşunuza gitmeye başlayacak. Seyahatiniz boyunca yolunuz bir çok kez buraya düşecek ve belli turistik noktalara buradan ulaşacaksınız. Ayrıca otelinizi (veya riyadınızı) buraya yakın seçmenizi önerebiliriz, çünkü şehrin en hareketli ve turistik meydanı burası. Koutoubia Camii
Jemaa el-Fnaa Meydanından caddeye doğru biraz yürüdüğünüzde karşınıza çıkacak, uzun minaresi ve muhteşem mimarisiyle bir çok yapıya ilham olmuş bir 12. Yüzyıl camisi, Koutoubia. Ali Ibn Yusuf’un ölümünden sonra işgale uğrayan şehirde, Abd-al Mümin, Ali Ibn Yusuf’un izlerini silmek için onun sarayının bulunduğu yere camiyi inşa etmeye başlamış. Sonra kıble yönü Mekke’ye bakmadığı için renovasyon gören cami, büyüleyici bir mimariyle inşa edilmiş. Seramik sanatının eşsiz örneklerini görebileceğiniz camii, ibadet için de aktif olarak kullanılıyor. İçine girebilir veya çevresinde dolaşıp dış tasarımını inceleyebilirsiniz. Arka tarafındaki sokak satıcılarının sattıklarına göz atmayı ve bol bol fotoğraf çekmeyi unutmayınız. Ben Youssef Medresesi
14. yüzyılda Abu al-Hassan tarafından kurulan ve adını Sultan Ali Ibn Yusuf’dan alan medrese, bir İslam okulu olarak hizmet vermiş. Aynı zamanda günümüzde Marakeş’in en önemli yapılarından biri. Ali Ibn Yusuf şehir sınırlarını genişleten sultan olduğu için şehirde etkisi büyükmüş. Medrese binası 16. yüzyılda yeniden inşa edilmiş ve günümüzdeki halini almış fakat elbette günümüze gelene kadar birçok kez de renovasyon görmüş. Medresenin içinde, bir avlunun etrafını saran 130 öğrenci yatakhanesi var, ve Kuzey Afrika’nın en büyük çaplı öğretim kurumlarından biri olmasıyla biliniyor. Fikrimizce odalarında tarihi koklayabileceğiniz ve ilginizi çekmese bile avlusunda muhteşem görüntüler çekebileceğiniz, kesinlikle ziyaret edilmesi gereken noktalardan. Bahia Sarayı
19. yüzyılda, zamanının en büyük ve görkemli saraylarından biri olması için yapılmış ve avlu, saray ve bahçelerden oluşan bu kompleks, şehirdeki islamik mimari örneklerinin başında geliyor. Çinilerle kaplı duvarları ve fotoğraf çekinmek isteyenlerin sırada beklediği avlularıyla mimariye ilginiz varsa etkileyici bir yapı.
Majorelle Bahçeleri
Marakeş’in en önemli botanik bahçesi olan ve yeni şehir Gueliz’de yer alan Jardin Majorelle, Fransız oryantalist sanatçı Jacques Majorelle tarafından kırk senede oluşturulmuş. Sanatçı, eşiyle beraber buradaki Küba tarzı villada konaklıyormuş, eşiyle boşandıktan sonra bu durum değişmiş. 1980lerde moda tasarımcıları Yves Saint Laurent ve Pierre Berge bahçelere sahip çıkmış ve bakımını üstlenmiş. Şimdi bahçenin her yerinde Yves Saint Laurent anısına yapılmış anılar göreceksiniz, hatta Yves Saint Laurent müzesi bile mevcut. Bahçe gezmekten zevk alır misiniz bilmiyoruz fakat Majorelle Bahçeleri gerçekten göz kamaştırıcı cinsten. Öncelikle belirtelim, girişinde çok ama çok uzun bir sıra ile karşılaşacaksınız, hele ki turistik bir mevsimde gidiyorsanız kesinlikle erken saatlerde gitmenizi öneririz. Zira eğer sıranın başlarında yerinizi kapamazsanız 1-2 saate kadar bekleyebilirsiniz. Giriş 70 Dhs, o da 2018 değerleriyle 17 Euro’ya yakın ediyor, yani epey pahalı. İçeri girdikten sonra İslam Sanatları müzesini de gezebilirsiniz, ona da bir 30 Dhs ödemeniz gerekiyor. Eğer yanınızda herhangi bir öğrenci kartı varsa mutlaka gösterin, yabancı öğrencilere bütün ücretler yarı fiyatına. Bahçeleri gezmeye çok kısıtlı zaman ayırmayın, yavaş yavaş, canlı renkleri fotoğraflayarak ilerleyin ve tamamını gördüğünüze emin olun. Biraz pahalı bir etkinlik olduğunun farkında olarak söylüyorum, oldukça zevkli bir aktivite, özellikle bir yerden öğrenci kartınız varsa kaçırmamanızı öneririz. Kasbah Camii ve Saadian Mezarları
İnşası 12. Yüzyılda yapılan ve şehrin kraliyet bölgesinde yer alan camii, dışarıdan ilk gördüğünüzde surları andırıyor. Uzun uzun ilerleyen duvarları ve avlusuyla Koutoubia Camii ile birlikte şehrin en önemli islami eserlerini oluşturuyor. Caminin güney kısmında, 1917 senesinde keşfedilmiş ve tarihi 16. Yüzyıldaki kraliyet ailesine dayanan mezar taşları bulunuyor. Taşlar estetik açıdan şehre çok önemli bir turistik etki kazandırmış. Camiyi gidip gezdiğinizde, avlusundan güneye doğru inerseniz birkaç kapının önünde sıraya geçmiş insanlar göreceksiniz, kendileri Saadian taşlarıyla fotoğraf çektirmeye çalışan turistlerdir. Ve üzülerek belirtmeliyim ki içerisi karanlık ve dışarısı aydınlık olduğundan taşları ve kendinizi net olarak görebileceğiniz bir fotoğraf yakalamanız zor olabilir. Fakat yalnızca bakmak için de olsa sıraya girin, Sultan Ahmad al-Mansur ve ailesinin mezar odalarını ve odaların en güzelinde (12 kolonlu olan) sultanın oğlunun mezarını göreceksiniz. Dar Si Said Müzesi
19. yüzyılın sonlarında Kuzey Afrika yerlilerinin (Berber ırkı) kültürüyle inşa edilmiş bu müze, Jemaa el-Fnaa Meydanından yakın bir mesafede, yaklaşık 500-600 metre ötesinde yer alıyor. Müzenin içinde elbette bir avlu görecek ve çini ve seramik sanatına doyacaksınız. Giriş ücreti çok uygun (1.5-2.5 Euro arası) ve bu yüzden girmeye değer, fakat çok fazla zaman ayırmanıza gerek yok. Oldukça kısa sürede gezmeyi bitireceksiniz. El Badi Sarayı
Bir saray yıkıntıları kompleksi olan El badi Sarayı, 16. Yüzyılda Sultan Ahmad al-Mansur tarafından yeniden inşa edilmiş. Sarayın yapılışında kullanılan para, meşhur üç kralın savaşı (Battle of the Three Kings) sırasında Portekizlerden alınan fidye ile sağlanmış. Sarayın inşasında en bilineni altın olmakla beraber oldukça pahalı malzemeler kullanılmış, ve elbette ucu bucağı görülmeyecek kadar mermeri de unutmamak gerek. Kompleksi dolaşırken müzeyi ve avluları gezmeyi unutmayın, kompleks Kasbah camiine oldukça yakın. Menara Bahçeleri
Marakeş Menara Havalimanının yakınında yer alan Menara Bahçelerinin yapımına 12. Yüzyılda başlanmış. Oldukça tarihi bir botanik bahçe örneği olmasıyla beraber şehir merkezine çok yakın olmamasından dolayı çok da ilgi gören bir atraksiyon değil. Aslında yalnızca 3.4 km uzaklık var fakat şehre vardığınızda anlayabileceğiniz üzere, yürümek veya taksi tutmaktan fazla çok seçenek bulamayacağınız bu şehirde sanki uzak gibi kalıyor. Marakeş Müzesi
19. yüzyılda inşa edilmiş ve bir sanat müzesi olarak hizmet veren Marakeş Müzesi, çini ve seramikten yana sizi şaşırtmayacak. Şehir merkezinde yer alan ve içeri bilet alıp girdiğinizde size nane çayı da armağan eden bu şirin müzenin bir de ufak bir terası var, fotoğraf çekmek veya eski şehir manzarası görmek isterseniz ziyaret edebilirsiniz.
Kommentare