1. İlk durağınız belli, fazla uzatmaya gerek yok, Dam Meydanı sizi bekliyor. National Monument anıtında oturup, mağazaları, barları ve içindeki mutlu insanları izleyin. Saatlerini uydurabildiyseniz Royal Palace’ı ziyaret ederek, kraliyet ailesinin merak edilen yönlerini keşfedin. Meydana bağlı Rokin caddesindeki mağazalara göz gezdirin, hediyelik eşya almayı unutmayın. Eğer akşam üzeri ise geziniz, ışıkların kanal üzerindeki yansımaların ve bunun evler ve teknelerle yaptığı dansın keyfini çıkarın.
2. Şehrin 2. Dünya Savaşı’nda ne badireler atlattığını, dönemin ne kadar korkunç ve acımasız olduğunu Anne Frank’ın Evi’ni ziyaret ederek tanık olun. Savaşın tanığı genç bir kızın yaşadıklarını kendi ağzından dinleyin, saklandığı evi ve ailesi ile birlikte nelere karşı göğüs gerdiklerine, görsel ve işitsel materyaller ile inceleyin. Müzeye giriş için çok fazla bekleyebilirsiniz, bunun önüne geçmek için size burada bahsettiğimiz tavsiyeleri uygulayın.
3. Başka hiçbir yerde tanık olamayacağınız özgürlükleri keşfedin, Red Light District’e uğrayın. Seks işçilerinin vitrinlerde sergilendiği, fakat kesinlikle dünyanın en güvenli sokaklarından birinde gezinerek şehrin bir de öteki yüzünü görün. Birbirinden ilginç koleksiyona sahip, dünyada fazla benzeri olmayan müzeleri ziyaret edin. Stresinizi atmak için kanal boyunca bulunan hareketli barlardan birine girin.
4. Şehrin tarih, sanat ve kültür ile nasıl iç içe olduğunu görün, Rijkmuseum’u ziyaret edin. Hem ünlü “I Amsterdam” harfleri ile resminiz olsun, hem de ülkenin tarihi ve kültürü hakkında bilginiz. Efsane ressam Van Gogh’un Müzesi ile bir sanatçının ne kadar dahi olabileceğini görün. Modern sanattan geleneksel sanata, modern tarihten eski tarihe, yelpazesi bu denli geniş müze seçeneklerini kaçırmayın, zevkinize göre mutlaka birkaçına girin.
5. Gürültüden uzaklaşın, mistik ve kendine has özgürlüğü bulunan Begijnhof’a uğrayın. Mimarisi güzel, bu temiz ortamda sessizliğin tadını çıkarın, garip geleneklere sahip çevre insanını keşfedin. Doğanın tüm rengini içinde barındıran Vondelpark’ta sırtınızı yere vererek stres atın.
6. Dünyanın en bisiklet canlısı şehrinden siz de nasibinizi alın. Boş bir gün ayarlayıp uygun ödeme seçenekli bir bisiklet kiralayın. Eğer eşiniz veya sevgilinizle kente gelmişseniz mutlaka ikili tandem bisikleti deneyin. Kiralama seçeneği için ulaşım içeriğimize göz gezdirebilirsiniz. Bisikletinizle ister şehrin içini gezin, isterseniz kanal kenarlarında turlar atın. Eğer yeterince cesur olduğunuzu düşünüyorsanız bisikletinizle yel değirmenlerine bile gidebilirsiniz. Fakat sakın tabelaları takip etmeyi unutup kaybolmayın :)
7. Küçük kafeleri ve kendi özgü dükkanları ile şehrin en güzide bölgesi Jordaan’a uğramayı unutmayın. Özgünlüğü yıllarca kaybetmemiş bu bölgedeki yapıları, çevre sakinlerinin yaşayışlarını ve dükkanlarındaki yaratıcılığı ve zarifliği inceleyin. Stres atmak için sıcak bir şeyler yudumlamayı unutmayın.
8. Ülkenin en karakteristik geleneği olan yel değirmenleri ile tanışın. Çoğu şu anda aktif olmayan ama bulunduğu ortama estetiği ile mutluluk yeren bu yapıları ziyaret edin. İster birinin altında bira tadımı yapın, ister diğerinin altında peynir fabrikası gezip, bolca peynirin tadına baktıktan sonra en çok beğendiğiniz Gouda peynirinden bir kalıp satın alın. Bu güzel yapıların etrafında fotoğraf çekmeyi unutmayın.
9. Romantizm istiyorsanız, bir gecenizi Magere Brug köprüsüne ayırın. Şehrin göbeğinde, zevkle donatılmış ışıkları ile Amsterdam manzarasının keyfine bakın. Köprünün girişinde bulunan ikinci el mağazalarını gezmeyi de unutmayın.
10. Şehrin bir de kuzey tarafını keşfedin. Eğer zamanınız varsa bisikletinize atlayın, feribotla şehrin karşı tarafına geçerek, bu bölgeyi turlayın. Merkezden farklı kültürünü, değişik yemek ve içeceklerini keşfedin.
11. Ekonomik durumunuz el veriyorsa tekne ile kanal turuna katılın. Tur görevlisinin anlatımıyla şehre başka bir gözle bakacak, gezi rotasının uzunluğu ile tatmin olacaksınız. Eğer zamanını denk getirebiliyorsanız kanal turunuzu mutlaka Amsterdam Light Festivaline denk getirin. Böylece kanallar için özel hazırlanmış ışık şovlarını da kaçırmayacaksınız.
12. Yaratıcı tasarımların, renkli ve canlı dükkanların bulunduğu Kalverstraat veya De Negen Straatjes caddelerine uğrayın. Birbirinden güzel ikinci el dükkanlarından, butik dükkanlarından, ev yapımı kozmetik satan dükkanlardan ve hediyelik eşya satan dükkanlardan, kendiniz veya sevdikleriniz için alışveriş yapın.
13. Şehrin kalabalıkları çeken noktalarına kendinizi bırakın, birbirinden canlı pazarlarına dalın. Açık hava konserlerine gidin, insanları izleyin ve içeceğinizi yudumlayarak stresinizi atın. Lokal yiyecekleri ile, hiçbir yerde bulamayacağınız kitapları ile vintage kostümleri ile donatılmış hareketli pazarlarda ucuza alışveriş yapmanın keyfini çıkarın.
14. Gezinizi unutulmaz kılmak için mükemmel spotlar keşfedin. Kanal kenarlarını, şehrin iç noktalarını, güzel kafeleri ve dükkanları keşfetmeye çalışın. Şapka gibi, bisiklet gibi güzel aksesuarlarla çekeceğiniz fotoğrafları renklendirin. Fotoğraf çekerken Amsterdam’ın ambiyansını ve yapılarını da içine almayı unutmayın.
コメント