1. Bu muhteşem İskoç şehrine geldiyseniz mutlaka Arthur's Seat macerasına atılın. Şehrin merkezinde olmadığı için biraz yürümeniz veya otobüse binmeniz gerekecek. Biz yürümeyi tercih ettik. Çimenlikli bir parka varınca (HolyRood Parkı) geldik herhalde, birkaç basamak çıkacağız düşünebilirsiniz, fakat gidince göreceksiniz ki, bu yapı BİR DAĞIN TEPESİNDE. Evet bildiğiniz bir dağı tırmanmanız gerekiyor. Size yapabileceğimiz en iyi tavsiye, tırmanmaya başlamadan alanın etrafında yürüyün, çünkü biz yanlış bir tepeye bir saat tırmandıktan sonra Arthur’s Seat’in diğer tepede olduğunu gördük ve uzun çabalarla inip tekrar tırmandık, bu yüzden alanı iyice gezip anlamadan tırmanmaya ilk bulduğunuz yerden başlamayın. İskoçya’nın o dağ manzarasına baka baka kendinizi motive edin ve en tepeye kadar çıkın. Eğer azmeder ve Arthur’s Seat’e kadar giderseniz, orada efsane bir manzara sizi bekliyor. Ayrıca zorlu yolda bir çok yeni arkadaş edineceksiniz. Çıktıktan sonra fotoğraflar çekebilir, kayalıklara oturup keyfini çıkarabilirsiniz. Dönerken ise arka taraftaki nispeten daha düz ve kolay patikayı takip edebilir, düz yola indikten sonra 500 metre yürüyüp en yakın otobüs durağından şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Epey yorucu ama çok keyifli bir tecrübe.
2. Avrupa’nın en güzel manzaralı şehirlerinden biri olan Edinburg'un sokaklarında şehre hem uzaktan hem de yakından bakın. Karanlık siyah yapıları, kalesi, gotik kiliseleriyle ilk vardığınızda şehir sizi de etkileyecektir. Şehir içinde birçok yere yürüyerek gidebilirsiniz, ama uyarmadı demeyin, her yerde dik yokuşlar ve uzun uzun merdivenler var. Yani aslında epey yorucu olabiliyor gezmesi. İsterseniz siz otobüs hatlarını araştırabilir ve şehrin her noktasından geçen otobüsleri kullanabilirsiniz. Otobüs biletini direkt şoförden temin edebiliyorsunuz.
Old Town içerisindeki en önemli kısım Edinburg kalesi şüphesiz. Kalenin dibine varıp aşağı doğru yürüdüğünüz zaman Royal Mile denen yolu yürümüş oluyorsunuz ve şehrin tarihi merkezi burası. Yol üzerinde katedraller, gotik kiliseler, hediyelik eşya dükkanları sizi bekliyor. Eğer bu yol üzerinde bulunan tüm tarih yapıları bir bir not etmek ve bilgi edinmek isterseniz Edinburg Gezilecek Yerler yazımıza göz atabilirsiniz. Ayrıca Royal Mile sokaklarında baykuşuyla oturan adama biraz bozukluk verip fotoğraf çektirebilirsiniz, korkmayın ısırmıyor :)
3. Ön yargılarınızı kırın, tarihten hafifçe uzaklaşın ve illüzyonların dünyasında kaybolun: Camera Obscura. Başta vakit kaybetmemek için girmek dahi istemediğim bu illüzyon müzesinde oyunlardan göz yanılmalarına, hareketli odalarda kendinizi kaybetmekten çok eğlenceli fotoğraf çekimlerine kadar inanılmaz keyifli vakit geçirebileceğiniz onlarca aktivite bulacaksınız. Maddi olarak sıkıntılı değilseniz kesin ama kesin girmelisiniz, biletler çok ucuz sayılmaz zira (fiyatlar için buraya bakınız), fakat kesinlikle değer. Çalışan herkes de son derece sempatik ve komik. Ayrıca binanın en üst katlarında da epey güzel bir balkon manzarası var, gidip fotoğraf çekinebilir ve izleyebilirsiniz.Buradan çıkarken gerçekten çok şaşkındık, bu kadar eğlenmeyi beklemiyorduk. Üstelik akşam 9’a kadar da açık, mutlaka uğrayın deriz.
4. Bir yolunu bulursanız ziyaretinizi muhakkak büyük bir festivale denk getirin. Edinburg şehrinin en güzel yüzü, bütün kalabalığıyla ve sokak eğlenceleriyle festival zamanlarında sizi bekliyor olacak. Tarihi denk getirmek kolay değil fakat imkanınız varsa kesinlikle öneririz. Biz The Hub Festivali'nin son günlerine denk geldik ve festivalin son gecesinde düzenlenen havai fişek şovunu en iyi izleme yerinin National Gallery önündeki yol olduğunu öğrenip biz de kalabalık caddede yerimizi aldık. Yol tamamiyle insanlar tarafından kapatılmıştı, herkes içkilerini atıştırmalıklarını almış yolun ortasına yerleşmişlerdi. Önce 3-4 renkli patlama ile başlayan şov, National Gallery’den gelen klasik müzik eşliğinde tüylerimizi diken diken ederek tam 1.5 saat sürdü! İstanbul’da yaşayan insanlar “biz hep görüyoruz” diye düşünebilir, ama inanın bu bambaşkaydı, bunun garantisini verebiliriz. Seyahatinizi önceden planlamak için Edinburg Festival ve Etkinlikler yazımıza mutlaka göz atın.
5. Bu göz kamaştırıcı şehirde sanatı da es geçmeyin ve müzeleri ziyaret edin. Geniş koleksiyonu ve başarılı sunumuyla Scottish National Gallery bunun için güzel bir başlangıç olabilir. Sıkıcılıktan çok uzak bu sanat müzesine giriş ücretsiz, eğer sanat meraklısıysanız gidebileceğiniz başka müzeler de mevcut.
6. "Viski Tecrübesi"ne tanık olun. The Scotch Whisky Experience Edinburg'da bulunuyor. Viskiye adını veren İskoçların favori içkilerini burada deneyebilir ve eğer meraklısıysanız viskiyle ilgili merak ettiğiniz her şeyi öğrenebilirsiniz. Üstelik turun sonunda anı olması açısından bir shot bardağı hediye ediyorlar. Farklı içeriklerle farklı tur çeşitleri mevcut, buradan yararlanarak plan yapabilirsiniz.
7. Potterhead'ler bu tarafa: Harry Potter filmlerinde aşık olarak izlediğimiz muhteşem cadde Diagon Alley'ye ilham olan caddeyi Edinburg'da bulacaksınız. Victoria Street'e hoşgeldiniz. Burada küçük otantik dükkanlar ve bir şahesere ilham olmuş mütevazi bir sokak sizi bekliyor. Belki şaşıracaksınız ama bu sokakta bir şaka dükkanı bile mevcut, Harry Potter hayranlarının kaçırmamasını öneriyoruz.
8. Mary's Milk Bar dükkanında dondurma yiyin. Edinburg kalesinden merdivenle aşağı inince Grass Market diye bir cadde var, biraz ileride Cowgate caddesiyle birleşen bu caddede, Mary’s Milk Bar diye bir mekan var, dondurmacı. Burada dondurma yemeden geri gelmeyin. Gerçekten denediklerinizin hiçbirine benzemeyecek. Sürekli sıra oluyor ve içerideki çalışanlar biraz suratsız ama hiçbir şeyin önemi yok, mutlaka mutlaka deneyin deriz (erken kapatıyor dikkatli olun). Edinburg'un bol yeşil alanlarından birine uzanıp yiyebilirsiniz, afiyet olsun.
Komentar