Biz Stockholm’e 2014 senesinde Kasım ayının sonlarında gittik. Uygun fiyatlı uçak biletleri (1 Kişi gidiş dönüş 250 TL) bulmuştuk ve fırsatı kaçırmayalım dedik. Birçok insanın kış gezilerine tedirgin yaklaştığını bildiğimizden, Stockholm Gezi Notları içerisinde ilk olarak mevsimin avantajlarından ve dezavantajlarından bahsedelim. Kış mevsiminde gitmenin en büyük artısı Christmas hazırlıklarıydı. Her ama her yerde ışıklarla süslenmiş ağaçlar, geyik heykelleri bizi gerçek anlamda büyüledi. Şehrin atmosferi bize göre kışın bambaşka oluyor.
Ama tabi bazı eksileri de oldu. Hava oldukça soğuktu ve daha büyük bir sorun olarak, ülke kuzeyde olduğundan hava öğleden sonra 3’te kararıyordu Dolayısıyla sabah çok erken kalkıp tüm atraksiyonları hava aydınlıkken en az bir kez görelim diye düşündük ve öyle yaptık.
Şehir Yorumları:
Neden bilmiyorum ama en iyi vakit geçirdiğimiz yer Djurgarden oldu. Djurgarden Merkezden tramvay ile ulaşabileceğiniz bir adacık. O kadar çok atraksiyon, gezilecek alan ve müze vardı ki bir saniye sıkılmadık. Üstelik de İsveç’in müze kültürüne hayran kaldık. Biz normal şartlarda açık konuşmak gerekirse müze gezmekten sıkılan insanlarız fakat özellikle Vasa müzesi ağzımızı açık bıraktı.
Bunun dışında Old Town meydanında yani Stortorget’te kurulan pazarlar çok eğlenceli. Oradan hediyelik eşyalar alabilir, Yılbaşı süslerinin arasında fotoğraf çektirebilir ve mükemmel sıcak şaraplardan bir bardak içebilirsiniz. Alkol kullanmayanlar için sıcak çikolata da işinizi görür :)
Bizi en çok eğlendiren ve güldüren aktivitelerden biri, bu soğuk ülkede ve soğuk mevsimde meydana yakın bir yerde kurulan buz pistinde buz pateni yapmaya çabalamak oldu 3-4 yaşındaki çocukların mükemmel bir şekilde kaydığı ve insanların adeta danslar edip süzülerek fiyakalı hareketlerle bizi şaşırttığı bir ortamda, ayakta durmaya çabalayan iki insandık Fakat sonlara doğru 2-3 metrelik alanları düşmeden kaymaya başlamıştık bile! Yolunuz düşerse ve mevsim kışsa mutlaka denemelisiniz.
Kış olmasının olumsuz taraflarından biri, açık lunaparkların mevsimden dolayı kapalı olmasıydı. Lunaparklar Nisan gibi açılır, Eylül gibi kapanırmış. Olsun, o da bir dahakine!
Yeme içme’ye gelince, biz gittiğimiz yerlerde lüks restoran denemektense sokak lezzetlerinden hoşlanan insanlarız. Yalnızca bir kez restoranda yemek yedik ve İsveç köftesini denedik, Old Town çevresinde bir restorandı. Onun dışında seyyar food market’lerde satılan çörekler ve hemen her yerde içebileceğiniz güzel bir bardak kahve, karnınızı doyuracak bizce. (NOT: Şehir oldukça pahalı bir şehir, bütçeniz kısıtlıysa yanınızda atıştırmalık paketli gıdalar götürüp otelde açlığınızı bastırabilirsiniz.)
Comments